22.11.2024

   FC SEOUL takımını çalıştırmak için cuma günü Güney Kore'ye gidecek olan Trabzonspor ve Milli Takımlar eski Teknik Direktörü Şenol Güneş, düzenlediği basın toplantısında, Trabzonspor'un durumu için "üzüntü verici" yorumunu yaptı. Toplantıda, yeni göreviyle futboldaki gelişmeleri de değerlendiren Şenol Güneş, öncelikle yeni bir misyona soyunduğunun altını çizdi. Güneş, Güney Kore'yi tercih etmesinin sebeplerini de anlattı:
   "Batıdaki futbol anlayışına henüz uyum sağlayamadık. Bizim de eksikliğimiz var. Uzakdoğu, futbolda yeni bir dünya. Batıda ticari boyut, üst seviyeye çıktı. Ama batıda olan doymuşluk da en üst seviyeye ulaştı. Uzakdoğu'nun bu konuda yeni bir dönem olacağını düşünüyorum. Ekonominin yanında futbola açlık da çok fazla. Futbolda yenilik yapma çabaları var. Öğrenmek istiyorlar. Onlara biraz katkı yapmayı düşünüyorum." 
   1967'de futbola, 1987'de de antrenörlüğe başladığım andaki heyecanın aynısını duyuyorum. Milli takımdan ayrıldıktan sonra Türkiye'de çalışma olanağını zor görüyordum. Ama çok şey borçlu olduğum Trabzonspor'u geri çeviremedim. Bu süreçte hem ben, hem de Trabzonspor yara alınca ayrılmak zorunda kaldık. Seoul genç bir takım. Güney Kore'deki ilk 3 takımdan biri. Trabzonspor'un eski futbolcusu Lee Young da orada oynuyor. Yeni bir döneme başlayacağım. Profesyonel olarak çalışmayı seviyorlar ama teknik ve taktik olarak eksiklikler var."
   Türkiye'de saha sonuçları ön planda. Güney Kore'de ise iyi futbolun daha ön planda. Bu da benim işim. Çalıştırdığım takımlarda iyi futbol oynattığımı düşünüyorum. Ben hala o iyi futbolun oynandığını göremiyorum. Güney Kore'ye 200 milyon dolar ihraç ürünü gönderirken, 3 milyar dolara yakın ürün alıyoruz. Bizim aleyhimize işliyor. Ürünlerimizi satma şansı bulabiliriz, turizmi kullanabiliriz. Tanıtım için benim de oraya gitmem yararlı olur." 
    "Trabzonspor'un bugün geldiği nokta üzüntü verici. Trabzonspor sonuç olarak başarısız görülüyor. Hataları ve sıkıntıları da var. Bu hatalar herkesin başına gelebilir. Ama önemli olan, bu başarısızlıkların nasıl değiştirilebileceğini araştırmaktır. Bu, Trabzonspor'un sahiplerine düşen bir görev. Teknik heyet ve yönetimi incitmeden onlara yön vermek lazım. Bir hata yapıyoruz. Antrenörler, gelen yönetimlere saygısızlık olmasın, diye uzak durarak onların belki de hata yapmasına neden olduk." 
    "Yönetimin karar payı, yüzde 40-60 arasında olmalı. Aksi halde sürekli borç yapan ve borcu ortadan kaldırmak isteyen takımlar ve oyuncular gelir. Bu kadronun ve bu takımın da ilk 5'e gireceğini düşünüyorum. Ama öylesine yanlışlar ve sıkıntılar olmuş ki onlar hala çözüme kavuşmadı. Eğer o hatalar olmazsa, bugün ilk 5'te olurdu. Büyük paralar harcayarak yapacağı transferler, Trabzonspor'u şampiyon yapmaz, dibe götürür." 
    "Türkiye'ye döndüğümde bulunduğumdan daha üst bir konumda çalışmayı arzuluyorum. Bu, Trabzonspor olur mu olmaz mı bilemem. Trabzonspor benim kulübüm, ben Trabzonspor'um. Gel dediler, geldim; git dediler, gittim. Güney Kore'ye gidince telefon açacağım. Daha gideyim mi, diyeceğim. Ona göre kendime yön vereceğim." Şenol Güneş, son olarak cuma günü Seul'e gideceğini, takımını bir süre çalıştıracağını, daha sonra da 29 Ocak'ta Antalya'da 20 günlük bir hazırlık kampı daha yaptıracağını söyledi. 
    "Yönetimde bölünmeler ve sen-ben kavgaları fazlalaştı. Ama çözüm tarafına geldiğimizde bir araya gelemiyoruz. Trabzonspor sadece bugünkü yönetime bırakılmamalı. Trabzonspor Anayasası ortaya çıkmalı. Ortaya çıkacak fikirlerden sonra ben de yönetici olarak gelsem, nasıl bir bütçeyle çalışacağım, nasıl oyuncu alacağım belli olmalı. Bunlar kesinlikle kağıt üzerinde olmalı. Aksi halde herkesin elinde başka yere gidiyor Trabzonspor. Biz maddiyatı tutacağız ama onları asıl tutacak değerler, Trabzonspor'un değerleri olmalı. Bugünkü antrenörler Trabzonspor'u kurtaramaz. Bunu Ziya Doğan için söylemiyorum. Ben de olsam aynı şey olur. Yönetimin hataları var, eksikleri var. Ama onların da sorunları var." 
    "Yönetim, iyi yapmaya çalışırken yanlış yollara gidebilir. İyi transfer için fazla para harcarken yanlış yollara girilebilir. Ben ayrıldıktan sonra iyiye gidildiğini görmedim. Ayrılığın bana yararı yoktu. Takıma yararı olacağını düşündüm ama olmadı. Saha sonuçları değil, ilkelerin değişmesi lazım. Prensipler ortaya konacak. Bunlar antrenör, yönetim, oyuncu ve taraftar için olmalı. Tesislere gittiğimde jandarma koruyorsa orayı, kapatırım o kulübü. Kendi başarılarımız kulübün üstüne çıkmamalı. Takım büyümüyor ama antrenör, yönetici ve sporcu büyümeye çalışıyor."
   "Başarı ve başarısızlık yönetimindir. Bugün Türkiye'nin sorunu, kulüplerin UEFA ve FIFA kriterlerine uymaması. Kulüpler hala eski patron zihniyetiyle yönetiliyor. Seçim kazanabilirsiniz, bu başarıdır. Ama asıl başarı, kulübü yönetmektir. Bir antrenör alıp da yönetim onu suçluyorsa, onun orada yeri yok. Eğer medya mensubuna antrenörünüzü suçluyorsanız, kendi başarısızlığınıza kılıf arıyorsunuz, demektir. Siz görev verdiğiniz kişiden şikayetçi olamazsınız. Bu sadece bizim yönetimin değil, Türkiye'nin sorunu. Yöneticiler düşünce üretmiyor, uygulama yapıyor. İşi bilen adama fikir verilir. Yöneticiler, bu işi bilmeli, aklı selim olmalı." 
    "Benim Trabzonspor'daki son görev sürecimde Futbol A.Ş'nin başına geçmediğim konusunda çeşitli spekülasyonlar yapıldı. Sokaktaki kadınlar gibi hakkımda yapılan dedikodular var. Dertleri varsa gelsinler, yüzüme söylesinler. Antrenörlüğü bilmememden, disiplinsizliğimden, kararsızlığımdan dem vurdular. Ben böyle biri değilim. Üstlerine gitsem, konuşsam, sokağa bile çıkamazlar. Zurawski'nin transferinde kararsız kaldığımı söylediler. Hepsinin yüzü ortada... Zurawski'ye madem 3.5 milyon euro vermeye hazırlardı, niye daha ucuz fiyata Halil'i almadılar? Sokakta dedikodu yaparak sorunları çözemezsiniz ve toplumu kandıramazsınız."